SEFER YÜRÜK HAKKINDA - ÖZGEÇMİŞ
Devrek/Zonguldak'ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Devrek'te, liseyi
Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesinde, üniversiteyi Balıkesir Necati
Eğitim Enstitüsünde tamamladı.
Lise öğrenciliği
yıllarında, edebiyatla yakından ilgilendi. Zonguldak’ta yayınlanan
“Küçük Gazete”, “Sancak”, “Haber” ve “Şafak” gazetelerinde çok
sayıda köşe yazıları, öyküleri ve şiirleri yayınlandı. Mehmet
Çelikel Lisesi Kültür ve edebiyat kolu adına Haber ve Şafak
gazetelerinde yayınlanan sayfaların düzenlemesini yaptı.
Basın yayın
yüksekokuluna girmeyi çok istedi. Ancak dönemin üniversiteye giriş
sisteminde geçerli olan ön kayıt yarışına yetişemedi. Balıkesir
Necati Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünde karar kıldı. Yeni Türk
Edebiyatı dersi öğretmenleri Mehmet Türkkan öncülüğünde çıkan aylık
sanat ve edebiyat dergisinde şiirleri yayınlandı.
1977 yılında mezun
oldu. Adapazarı-Karapürçek Ortaokulunda Türkçe öğretmeni olarak
göreve başladı. Burada beş yıl görev yaptıktan sonra Pamukova Mekece
Ortaokuluna müdür olarak atandı. 1987’de kendi isteği ile
müdürlükten istifa ederek, öğretmen olarak İstanbul’a nakil istedi.
İstanbul-Ümraniye Nevzat Ayaz Lisesinde iki yıl görev yaptıktan
sonra Üsküdar Cumhuriyet lisesine nakil istedi. Burada henüz üç ayı
doldurmadan Üsküdar Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi müdürü Hikmet
Özaslan'ın isteği üzerine 1989 Aralık ayında Anadolu lisesine geçti.
O yıllarda hem ortaokul hem lise olan Hüseyin Avni Sözen Anadolu
Lisesi’nde, önce Türkçe dersleri yanında Türk Dili ve Edebiyatı
derslerine girdi. 1997 yılında ortaokulların liselerden
ayrılmasından sonra da aynı okulda Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni
görevine devam etti.
Anadolu Lisesi
öğretmenlik yaşamında önemli bir dönüm noktası oldu. Liseleri giriş
sınavında en yüksek puanlı öğrencilerle ders yapmanın ayrıcalığını
fark etti. Bu nedenle hem öğrencilerin akademik seviyelerine yanıt
vermek hem de Türkçe ile Türk Dili Edebiyatı derslerine renk ve
hareketlilik kazandırmak amacıyla şu etkinlikleri tasarlayıp
uyguladı:
1. Türk Dili
derslerini öykülerle ilişkilendirdi: Cümle ve sözcük
çözümlemelerinde kullandığı cümleler aynı zamanda bir öyküyü
oluşturuyordu. Çözümlenen cümleden sonraki olayı merak eden
öğrencilerin tahtaya ilgisini çekmeyi başardı.
2. Ders
kitaplarında yer alan öykü, roman, gülmece gibi metinleri tiyatro
metnine dönüştürerek öğrencilerin yazı tahtası önünde
sahnelemelerini sağlayarak edebi türlerin daha iyi algılanmasını
sağladı.
3. Edebiyat
tarihinin kalıcı öğrenilmesini sağlamak amacıyla Türk edebiyatıyla
ilgili yazdığı 14 oyunu yıllık plana uygun tarihlerde, yine yazı
tahtasının önünde sahnelenmesini sağladı. (Oyunlar MEB yayınları
arasında “719’dan 1919’a
Edebiyatı Oynayarak İzleyerek Öğreten Oyunlar” adıyla kitap
olarak yayınlandı, 2002)
4. Okulun en
aktif, en çok disiplin cezası almış öğrencilerin sınıfı, daha önce üç
öğretmenin bırakıp gitmesinden sonra bana verildi. Gidenler iyi
öğretmenlerdi, onlardan daha farklı olmam gerektiğini düşündüm.
Kazanım ve Süreç Yönetim Sistemi adlı öğretim modelini tasarladım.
Okul müdüründen aldığım özel izinle, onuncu sınıflarında uyguladım.
Öylesine etkili ve başarılı oldu ki, öğretim yılı sonunda en düşük
öğrenci notunun 83 olması, meslektaşlarımın bazılarında hayranlık,
bazılarında da kaygı yaratmış olmalı ki, savunmamı almak için
bakanlık müfettişi geldi. Müfettiş, “Sefer
Bey, siz boş yazılı kâğıtlarını öğrencilere veriyormuşsunuz, evde
veya okulda doldurup getirmelerini istiyormuşsunuz, doğru mu?”
dedi. Ben de kaygıdan uzak bir tavırla “Evet
efendim, dediğiniz gibi yaptım” diye yanıt verince kızdığını
belli etti, çantasından çıkardığı kâğıdı ve kalemi uzattı,
“Hakkınızda şikâyet var,
savunmanızı almaya geldim” dedi. Bunun üzerine “Müfettiş
Bey, isterseniz bu uygulamayı sadece 10. Sınıflarda yaptım. Bu
sınıflardan istediğiniz kadar öğrenci isteyiniz, onları dinleyiniz.
Ben savunmamı kütüphanede yazabilirim” dedim. Müdürümüz de uygun
görmesiyle kabul etti. O gün son derse kadar beni çağırmadılar. Son
ders çıkışında 65 öğretmenin önünde sadece öğrencilerin
anlattıklarını tekrarladı. Övgü dolu sözlerini şu cümleyle
tamamladı: “Bundan sonra benim için yönetmelikleri aynen uygulayanlar değil, onları
öğrenci lehine iyi yorumlayanlar öğretmendir, diyeceğim. Gittiğim
her yerde de, bu olayı örnek olarak anlatacağım” dedi.
5. Onuncu
sınıfların yüzde yüzüne okuma alışkanlığı kazandırdım. Yine okul
müdürümüzün onayıyla öyle bir yöntem izledim ki; hiçbir öğrenciye
okuma telkini yapmadım, önlerine metin getirmedim; öğrenciler bana
oyun yaptı, ben de öğrencilere oyun yaptım. Üç ayın sonunda okul
müdürümüzle birlikte, öğle teneffüsünde 10. Sınıf sıralarının tamamı
doluydu, hepsi de gazete okuyordu. O öğrencilerin birçoğu yıllar
sonra üniversiteyi bitirip yuva kurduktan sonra, “Hocam,
sizin yüzünüzden her sabah eşimden azar işitiyorum” diye sitem
edince nedenini sordum, “Sabahları
gazeteye bir göz atmadan kahvaltı masasına oturamıyorum, eşim de
çayların soğuduğu gerekçesiyle beni azarlıyor. Bunun sorumlusu siz
değil misiniz?” deyince “Eşinize
sevgilerimi iletiniz” dedim.
6. İki Konulu
Sorular: Hep sözel sınıflara dersim vardı. Bir gün doğum iznine
ayrılan bir öğretmenimizin sınıfı bana verildi. Sayısal bir sınıftı.
Çok mutlu oldum. Bütün güçleriyle ÖSS hazırlığı içindeydiler.
Bazıları derslerine farklı bir öğretmen geldiğini bile fark etmedi.
Kısa bir tanışmadan sonra özenerek yazdığım yaprak testi dağıtmaya
başladım. Yarı kadar dağıtmıştım ki, baktım alan sıranın altına
koyuyor. “Hayırdır gençler! Ne
yapıyorsunuz?” deyince, hep bir ağızdan, ”Biz sözel soru çözmüyoruz, onlar için zamanımız yok” dediler. Çok
şaşırdım. Önceki öğretmenlerinin ne yaptığını sordum; onun ders
yapmadığını, kitap okuduğunu, aralarda dolaştığını söylediler.
İçimden öyle yapamayacağım geçti. Hiç belli etmeden önceki öğretmen
gibi haftayı tamamladım.
Sonraki hafta
Türkçe soru köklerini fıkralarla ilişkilendirdim. Bir hafta bile
dolmadan, “Hocam bunlar bizi
kesmedi, hatırınız için size katıldık” demezler mi! Ondan
sonraki hafta bu kez soru köklerini ders kitaplarından aldığım
cümlelerle ilişkilendirdim. Soru kökü Türkçe, paragraf ve cümleler
dersleriyle ilgili bir konuyu anlatıyor. Örneğin, ilk sorunun kökü;
Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi geçişlidir, soru köküne
bağlı seçenekler, Fizik konusu Elektromanyetik konusu anlatıyordu.
Başka bir soruda Fotosentez
anlatılıyordu. Hatta Matematikle ilgili bir soruda Fonksiyonun ne
olduğu ve ne işe yaradığı, anlatılıyordu. Öyle çok ilgilerini çekti
ki, soruları hazırlarken hafta içinde işledikleri öteki ders
konularıyla ilişkilendirmeye çalıştım. Daha çok hoşlarına gitti.
Üniversite sınavına üç ay vardı, üç ay boyunca bütün zamanımı soru
yazmaya ayırdım. Sözel bölüm sınıflar sitem edince sözel dersler
için de yazdım. O günden bu yana farklı okullarda ve tatillerde
yazdığım soruların sayısı dört bini geçti.
Hüseyin Avni Sözen
Anadolu Lisesi’nde planladığım, denediğim, zümre arkadaşlarımla
paylaştığım pek çok sınıf içi eğitim yöntemi, etkenlik ve
uygulamaları özel okullarda daha geniş ortam bulurum umuduyla 2003
yılında özel okula geçmek amacıyla emekliliğimi istedim.
İlk özel okul
deneyimini Özel Doğuş Lisesinde yaşadım. Daha sonra Doğa Kolejine
geçtim. Beş yıl görev yaptığım Doğa Kolejinde Türk Dili ve Edebiyatı
Öğretmenliği ve bölüm başkanlığı yaptım. Bölüm başkanlığı döneminde
“Zenginleştirilmiş / Senaryolaştırılmış Konu Anlatımı” adlı projeyi
yedi yerleşkedeki 44 edebiyat öğretmeniyle uygulamaya başladım.
Öğretmenlerde gördüğü değişimden hareketle projenin başarısını
anlatan bir rapor hazırladım. Modelin tüm branşlarda uygulanmasını
istedim. Dönemin yöneticileri çok takdir ettikleri halde, “Sosyal
Okul” anlayışına ters düşeceği gerekçesiyle sıcak bakmadılar.
Meslek yaşamında
yeniliklere hızla uyum sağlamaya çalıştım, bilgisayar bilgim ve
klavyeyi on parmakla kullanmamın da katkısıyla okul yöneticilerinin
ve zümre arkadaşlarının teknolojiye uzanan kolu oldu.
Eğitimde niteliğin
elde edilmesi için öğrenmenin merkezine hiç zaman kaybetmeden
öğrencilerin yerleştirilmesini savundum. Bu yüzden her fırsatta
Öğretmen Merkezli Öğretimin yararsızlığını savundum. Onun yerine
Yapılandırmacı, yaygın adıyla Öğrenci Merkezli yaklaşımın
uygulanması konusunda özgün uygulama ve denemeler yaptım.
Çalışmalarımı "Yeni Bir Okul Yaratıyorum" başlığı altında kitap
olarak yayınlamaya hazırlıyorum.
Moliere’in
“Kibarlık Budalası” adlı oyununu, Anadolu’dan İstanbul’a göç eden
edebiyat meraklısı bir bayanın öyküsüne uyarladım. “AyselinSA
Edebiyat Meraklısı” Üsküdar Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi
öğrencileri tarafından sahnelendi.
Daha sonraki
dönemlerde İSTEK Belde Anadolu Lisesinde Türk Dili ve Edebiyatı
öğretmeni, iki yıl Ataşehir Temel Lisesi müdürlüğü ile Sancaktepe
Delta Ortaokulu müdürlüğü görevlerinde bulundum.
Halen Üsküdar Sınav Okullarında yönetici olarak görev yapmakta olan Sefer Yürük, Aynur'la evli; Özgür ve Özge'nin babası; Tuna, Nil, Aras’ın büyükbabaları, Kalben’in dedesidir.