GÜZEL OLMAN ŞART MIYDI?

Zaman gelmişti.

Tam birini sevmelisin derken kalbim.

Çıkıverdin karşıma.

Şimdi söyle:

Öyle derinden bakman şart mıydı?

O gün bugündür,

Aklımı aldın, gitti başımdan.

Bu kadar güzel olman şart mıydı?

 

Hadi bakışın neyse, gözlerine ne demeli

Hadi gözlerin neyse, bakışına ne diyeyim

 

Dünyayı cennet ettin de bana

Seni yaşıyorum doya doya

Hakkını nasıl öderim sana

Bu kadar güzel olman şart mıydı?

 

Hadi saçların neyse, kaşlarına ne demeli

Hadi kaşların neyse, saçlarına ne diyeyim

 

Herkesin olsun böyle bir eşi

Doğmasın ondan başka güneşi

Yükselir, durmadan aşk ateşi

Bu kadar güzel olman şart mıydı?

 

Saçların, kaşların, gözlerin, sözlerin derken

Yıllar yılları su gibi içti,

Hiç anlamadım ki…

 

 

 

 

SINIF YÖNETİMİNDE DEĞİŞİM GEREKSİNİMLERİ

 

Alandaki Eğitim Gerçeğimiz

…bir doktor o gün gelen hastaların tümüne aynı ilacı verse ne olurdu? Benzetmek gerekirse okullarımızda yapılan tam da bu”[1] Alandaki eğitim gerçeğimiz bundan daha güzel anlatılamaz. Gerçekten de geçmişteki ve şimdiki eğitim sistemimizde öğrencilerimizin bireysel seviyelerini ve öğrenme farklılıklarını dikkate alan bir geleneği yok. Bu yüzden de öğretmenlerimiz, öğrencilerimizin akademik seviyelerini, öğrenme süreçlerini, öğrenme biçimlerini göz önünde bulunduramıyorlar; dolayısıyla tüm öğrencilere aynı sınıflarda aynı bilgileri aynı sürede ve aynı yöntemlerle anlatmak zorunda kalıyorlar. Bunun sonucu olarak da pek çok öğrenci ister istemez hem uzaktan eğitimde hem de yüz yüze öğretimde öğrenme zorluğu yaşıyor, kendine olan güveni azalıyor, derse aktif katılım sağlayamıyor. Derslerden kopuyor, öğrenci-öğretmen anlaşmazlıkları başlıyor…

İstanbul il Milli Eğitim Müdürlüğünde tesadüfen tanıştığımız bakanlık müfettişiyle olan sohbetimiz -biraz da benim yönlendirmemle- ister istemez 2004-2005 öğretim yılından itibaren okullarımızda kademeli olarak uygulamaya konulan, tüm ders kitapları yeni programa göre hazırlanan Yapılandırmacı öğretim üzerinde yoğunlaştı. Sohbetimizin sonunda, İstanbul’da Yapılandırmacı öğretimi gerçek anlamda uygulayan bir okul var mı, diye sorduğumda içini çekti, “Okul sorma, Yapılandırmacı öğretimin ne olduğunu bilen ….var mı?” dedi. Şaşırmadım diyemem.

Derse giriş ziliyle çıkış zili arasındaki süreci insan kalbine benzetirim. Okulların insandan tek farkı, çoklu kalbe sahip olmalarıdır.

Ülkemizde maraton koşacak kadar sağlam kalpli ve güçlü okullar olmasına rağmen yürüme bandından inmiyorlar, maratonda koşmak anlamına gelen Yapılandırmacı öğretimden uzak kalıyorlar. Bu yüzden de 2004’te başlayan süreç, hala olduğu yerde duruyor.

Oysa okulların çoklu kalplerini SİGORTA edecek projeler var!!!

 

Pandemi Sürecinin Gerekli Kıldığı Kazanımlar

1. Değişimin en öncelikli eylemi, SONUÇ odaklı anlayışı yerine SÜREÇ odaklı anlayışın esas alınmasıdır. (sonuç-süreç arasındaki fark ve açıklama için tıkla)

2. Öğrencilerin kendi müfredatlarını kendilerinin yapmasına izin verilir.

3. Öğrenci hedeflerini içeren takvim öğrenci velileriyle paylaşılır. Veliler kendilerini kısa bir süre sonra öğrenme sürecinin içinde bulurlar. Bu yöntem yeni bir veli anlayışının yaratılmasını sağlar.

4. Tüm okulların eğitim-öğretim hikâyesi yazılır. Okul Kültürü gereği çaycıdan kurucuya kadar tüm çalışanların bilmesi sağlanır. Okulların giriş bölümündeki duvarlara büyük yazılı panolar halinde asılır. (Veli yetkililere sormak yerine oradan okur. Söyleyen bulunmayabilir, söylenenler unutulabilir; ancak duvardaki pano her zaman var olur.)

5. Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgârın yardım edemeyeceği gibi; hedefi olmayan bir öğrenciye öğretmen nasıl yardım edebilir?

İki öğretmen düşünün; yazılı sınavdan birkaç gün önce; biri öğrencilerine, 1. sayfadan 30'uncu sayfaya kadar sorumlusunuz, diyor. İkincisi ise aynı sayfalardan çıkardığı 30 adet kazanımı (hedef) birer cümle halinde yazılı olarak öğrencilere veriyor. Kazanım yerine "soru" da kullanılabilir. Şimdi bu iki öğretmenden hangisinin öğrencileri yazılı sınava daha bilinçli ve istekli çalışır? Hangisinin velisi daha çok yararlı olabilir? Yazılı sınavdan alacağı notu hangi öğretmenin öğrencileri daha doğru tahmin edebilir? Hangi öğretmenin öğrencilerinde sınav kaygısı/stresi daha az olur? Hangi öğrencinin ailesi daha mutlu olur?

6. Programın ileri aşamalarında yazılı sınavlarda gözetmen bulundurulmasına gerek kalmaz. (Bu madde doğrultusundaki uygulamayı Üsküdar Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesinde yapmıştım. Şikâyet üzerine gelen bakanlık müfettişinden takdir aldım.)

7. 100 puan nihai sınır olmaktan çıkarılır. Yazılı veya sözlü sınavlarda 100 puan alan öğrenciye “Dur” denilmez, önü açılır. Yeter ki daha çok öğrenmek istesin! (Milli Eğitim Bakanlığından özel onay alınana kadar 100’ü aşan puanlar özel bir formülle yönetmelik maddelerine uyarlanır. Bakanlık onaydan sonra mezun öğrencilere diploma değerinde kuruma özel diploma verilir,)

(Not_: Bu özelliği Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk, bir söyleşisinde olması gereken bir uygulama olarak anlatmıştı)

8. Sınıfa giden her öğretmene, dersin konusu için gereksinim duyacağı her türlü donanımı içinde bulunduran altın bir tepsi verilir. (Ders Anlatım Tasarımı)

9. Ders Anlatım Tasarımı çok önemlidir. Adeta bir binanın projesi gibidir; projeyi mimar çizer, yüklenici inşa eder, mühendis sorumluluk üstlenir. Öğretmenlerimizin tümü ne mimar ne de mühendistir; onlar sadece öğretmendir (yüklenici). Dolayısıyla yüklenici konumunda olan öğretmenin sorumluluğu sadece Ders Anlatım Tasarımını en iyi şekilde hayata geçirmekle sınırlı olur. Başarılı olmasının anahtarı yüklenici olarak binayı en iyi biçimde inşa etmesidir.

10. SINIF YÖNETİMİ: Öğretmenler Ders Anlatım Tasarımında belirtildiği gibi, her derste bilgiye giden yola öğrencilerle birlikte çıkarlar. Bu yolda bazı öğrenciler öğretmen desteğine gereksinim duymadan bireysel veya küme çalışması yoluyla hedefe varırlar. Bazıları da öğretmen desteğine daha çok gereksinim duyarlar. Öğretmen onlara gereksinim duydukları oranda destek verir, önde gidenlere yetişmelerini sağlar. Böylece sınıftaki tüm öğrenciler hedeflerine varmış olurlar. Başarısızlık gibi bir kavram söz konusu olmaz.

11. Ders Anlatım Tasarımıyla ders işleyen öğretmen, sınıf ortamında genellikle YÖNLENDİREN ve DESTEK VEREN konumunda olur. Öğrenciler ise SORAN, SORGULAYAN, ARAŞTIRAN, YORUMLAYAN, KURGULAYAN, FİKİR ÜRETEN, PROJE YAPAN konumlarında olurlar. Gereksinim duydukları oranda öğretmenlerinden destek alırlar. Öğretmen, özgür öğrenme ortamının teminatıdır.

12. Yabancı dil ve Türk dili derslerinde kullanılan sihirli/büyülü materyaller hem öğrencinin çalışma isteğini hem de başarısını artırmakla kalmaz, sınıftaki tüm öğrencilerin derslere katılmalarını da sağlar.

13. Öğretmenlerin bulunmadığı ortamlarda; yemekhanede yemek yerken, kantinde sıra beklerken, koridorda sohbet ederken öğrenciler öğrenmeyle baş başa kalırlar. Üstelik nöbetçi öğretmen veya bir yönetici tarafından en küçük bir telkin olmadan… Hem de tamamen kendi doğal konumlarıyla… (Öğretmensiz Ortam Kazanımları / derecesi var)

14. 2020-2921 eğitim ve öğretim yılında  Uzaktan Eğitim ile Yüz Yüze Eğitim aynı anda sürecek olursa, buna ek olarak öğrenci devamı da zorunlu tutulmazsa, Kazanım ve Süreç Yönetim Sistemi (KSY) her duruma yanıt verecek biçimde tasarlandı. KSY sisteminin doğası Uzaktan eğitime ve devam serbestliğine gerçek bir çözümdür.

15. Hobi öğretmenlik uygulamasına yer verilir, zümrelerin yıllık ders planlarında gösterilir. (Hobi öğretmenliğin ne kadar etkili olduğunu uygulayan okullarda gördüm.)

16. Ders geçme sisteminin 2023 Eğitim Vizyonu ile geleceği iyice belli olduğundan, mevcut yönetmeliğin dışına çıkılmadan DERS GEÇME SİSTEMİNE gereken hazırlık yapılır. (Ders Geçme Sistemi 1991-1996 yılları arasında gerçek anlamda uygulanamadan kaldırılmıştı)

17. Öncelikle liselerde öğrenci-öğretmen, öğrenci-veli iletişim kabini uygulamasına geçilir. (Kabin Uygulaması ile ilgili geniş bilgi) BÜTÜN LİSELERDE KESİNLİKLE BULUNMASI GEREKİR!

18. Kazanım ve Süreç Yönetim Sistemi uzaktan eğitime katılmayan öğrencileri tekrar tekrar arayarak ekrana davet etmek veya onları ekrana katılmaları için zorlamak yerine, onları ekrana bağlayacak çözümlere sahiptir. Çünkü kendilerini ekrandan uzak tutan öğrenciler, öğrenme biçimleri veya süreçleri farklı olduğu için yüz yüze öğretim dersleriyle de örtüşmeyenlerdir.

19. Tüm öğrencileri Türkiye’nin her yerine götüremeyiz ama Türkiye’nin her yerini okula getirebiliriz. Görsel sanatlar öğretmenleri böylece gerçek anlamda akademik öğrenmenin içinde olurlar. (Okulumdaki Türkiye)

20. Eğitimcilerin ve basının gündeminde uzun süre kalmaya nede olacak etkinlikler:  SEMPOZYUM, SİYAH BEYAZ UYGULAMA, PROJE, ETKİNLİK ve SEMİNER...

Son Not_: Yukarıda yer alan kazanımlardan her birinin resmi ve özel okullarda doğuş ve uygulanış öyküsü vardır. Eğer akademik anlamda değişimi ve yenilenmeyi düşünüyorsanız, kazanımların nasıl var olduklarını ve nasıl uygulandıklarını paylaşalım. Kurumunuzda değişim hemen başlasın.